الاستهام
على اليمين
44- Yemini Kimin
Edeceği Konusunda Taraflar Arasında Kur'a Çekmek
أخبرنا عمرو
بن علي قال
ثنا خالد قال
ثنا سعيد عن
قتادة عن خلاس
عن أبي رافع
عن أبي هريرة
أن رجلين
ادعيا دابة
ولم تكن لهما
بينة فأمرهما النبي
صلى الله عليه
وسلم أن
يستهما على
اليمين
[-: 5956 :-] Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre aynı hayvan üzerinde hak iddia eden iki kişi Nebi (sallallahu
aleyhi ve sellem)'in huzurunda davalaştılar. Fakat her ikisinin de şahidi
olmadığı için Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) yemini hangisinin
edeceği konusunda aralarında kura çekilmesini emretti.
Bir benzeri içfn de
5959. hadise bakınız. - Tuhfe: 14662.
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Davud (3616, 3618), İbn Mace (2329, 2346), Ahmed, Müsned (10347) ve İbn
Hibban (5068) rivayet etmişlerdir.
أخبرنا عبد
الرحمن بن
محمد بن سلام
قال ثنا إسحاق
بن يوسف
الأزرق عن
سعيد بن أبي
عروبة عن
قتادة عن خلاس
عن أبي رافع
عن أبي هريرة
أن رجلين
تداريا في بيع
وليست بينهما بينة
فأمرهما رسول
الله صلى الله
عليه وسلم أن
يستهما على
اليمين أحبا
أو كرها
[-: 5957 :-] Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre iki adam yaptıkları bir alışverişte ihtilafa düştüler. Fakat
her ikisinin de şahidi olmadığı için Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)
isteseler de, istemeseler de yemini hangisinin edeceği konusunda aralarında
kura çekilmesini emretti.
Tuhfe: 14662.
أخبرنا محمد
بن رافع قال
ثنا عبد الرزاق
قال ثنا معمر
عن همام بن
منبه عن أبي
هريرة أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم عرض على
قوم اليمين
فأسرع
الفريقان
جميعا على
اليمين فأمر
النبي صلى
الله عليه
وسلم أن يسهم
بينهم في
اليمين أيهم
يحلف
[-: 5958 :-] Ebu Hureyre bildiriyor:
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) bir davada bir tarafın yemin etmesini
isteyince her iki taraf da önce yemin etmek için harekete geçtiler. Bunun
üzerine Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) hangi tarafın yemin edeceği
konusunda aralarında kura çekilmesini emretti.
Tuhfe: 14698.
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (2674), Ebu Davud (3617) ve Ahmed, Müsned (8209) rivayet etmişlerdir.
كيف
يمين الوارث
45- Mirasçının Yemini
أخبرنا محمد
بن حاتم قال
أنا حبان قال
أنا عبد الله
عن الحارث بن
سليمان الكندي
قال ثنا كردوس
الثعلبي عن
الأشعث بن قيس
قال اختصم رجل
من حضرموت
ورجل من كندة
إلى النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال
الحضرمي يا
رسول الله
أرضي في يد
هذا
اغتصبنيها
أبوه فقال
الكندي أرضي
في يدي ورثتها
عن أبي فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ألك بينة
يا أخا حضرموت
قال لا يا
رسول الله خذ
لي يمينه ما
يعلم أنها
أرضي
اغتصبنيها
أبوه فتهيأ
الكندي ليحلف
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم من اقتطع
مالا بيمينه
لقي الله أجدع
فلما سمعها
الكندي كف عن
اليمين
وأعطاه الأرض
[-: 5959 :-] Eş'as b. Kays anlatıyor:
Biri Hadramevtli biri de Kindeli iki adam bir tarla konusunda hasım olarak Nebi
(sallallahu aleyhi ve sellem)'e geldiler. Hadramevtli olan adam: "Ya
Resulalıah! Benim tarlam şu adamın elinde. Babası tarlayı bizden
gaspetmişti" dedi. Kindeli adam ise: "Tarla benim, şu an benim elimde
ve bana babamdan miras kalmıştır" karşılığını verdi. Allah Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem): "Hadramevtli kardeşim! İddiana yönelik elinde bir
kanıtın var mı?" diye sorunca, Hadramevtli adam: "Ya Resulalıah!
Elimde kanıtım yok, ama tarlanın benim olduğu ve babasının onu bizden
gaspettiğine dair bir bilgisinin olmadığı konusunda onun yemin etmesini
söyle" dedi. Kindeli olan adam böylesi bir yemin için hazırlığa geçince
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Yalan yere yemin
ederek başkasının malını gaspeden kişi Allah'ın huzuruna organları kesik olarak
çıkar!" buyurdu. Bunu duyan Kindeli adam yemin etmekten vazgeçti ve
tarlayı karşı tarafa bıraktı.
5948. hadise bakınız. -
Tuhfe: 159.
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Davud (3244, 3622), Ahmed, Müsned (21849) ve İbn Hibban (5088) rivayet
etmişlerdir.
كيف
اليمين وذكر
اختلاف ألفاظ
الناقلين
للخبر فيه
46- Edilecek Yeminin Lafızları
Konusunda Değişik Rivayetler
أخبرنا أحمد
بن حفص بن عبد
الله قال
حدثني أبي قال
حدثني
إبراهيم عن
موسى بن عقبة
عن صفوان بن
سليم عن عطاء
بن يسار عن
أبي هريرة قال
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم رأى عيسى
بن مريم رجلا
يسرق فقال له
أسرقت قال لا
والله الذي لا
إله إلا هو
فقال عيسى آمنت
بالله وكذبت
بصري
[-: 5960 :-] Ebu Hureyre'nin
bildirdiğine göre Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "İsa b. Meryem
birini hırsızlık yaparken görünce ona: «Hırsızlık mı yaptın?» diye sordu. Adam:
«Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin olsun ki hırsızlık etmedim»
karşılığını verince, İsa b. Meryem: «O zaman Allah'a iman edip gözlerimi
yalanlıyorum» dedi" buyurdu.
Müctebit 8/249; Tuhfe:
14223.
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (3444), Müslim (2368), İbn Mace (2102), Ahmed, Müsned (8154) ve İbn
Hibban (4336) rivayet etmişlerdir.
أخبرني عمرو
بن هشام
الحراني قال
ثنا محمد بن سلمة
عن أبي عبد
الرحيم عن زيد
بن أبي أنيسة
عن أبي إسحاق
عن عمرو بن
ميمون الأودي
عن بن مسعود
قال أدركت أبا
جهل يوم بدر
صريعا قال
ومعي سيف لي
فجعلت أضربه
ولا يحيك فيه
ومعه سيف له
فضربت يده
فوقع السيف
فأخذته ثم
كشفت المغفر
عن رأسه فضربت
عنقه ثم أتيت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فأخبرته
فقال الله
الذي لا إله
إلا هو قلت
الله الذي لا
إله إلا هو
قال الله الذي
لا إله إلا هو
قلت الله الذي
لا إله إلا هو
قال انطلق
فاستثبت
فانطلقت فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم إن جاءكم
يسعى مثل الطير
يضحك فقد صدق
فانطلقت
فاستثبت ثم
جئت وأنا أسعى
مثل الطائر
أضحك أخبرته
فقال انطلق
فأرني مكانه
فانطلقت معه
فأريته إياه
فلما وقف عليه
حمد الله ثم
قال هذا فرعون
هذه الأمة قال
أبو عبد
الرحمن خالفه
سفيان الثوري
فرواه عن أبي
إسحاق عن أبي
عبيدة عن عبد
الله وأبو عبيدة
لم يسمع من
أبيه ورواية
سفيان هو
الصواب
[-: 5961 :-] ibn Mes'ud anlatıyor:
Bedir savaşı sırasında Ebu Cehl'in yere serili olduğunu gördüm. Yanına gidip
elimdeki kılıçla ona vurmaya başladım ancak, kılıcım onu hiç etkilemedi. Onun
da elinde güzel bir kılıç vardı. Kılıcımla eline vurunca kılıcı düştü. Düşen
kılıcı aldım, miğferini de başından çıkarıp boynunu vurdum. Ardından Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'İn yanına gelip durumu bildirdim. Bana:
"Kendisinden başka
ilah olmayan Allah adına onu öldürdün mü?" diye sorunca, ben:
"Kendisinden başka ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki onu öldürdüm"
karşılığını verdim. Bir daha bana: "Kendisinden başka ilah olmayan Allah
adına onu öldürdün mü?" diye sorunca, ben yine: "Kendisinden başka
ilah olmayan Allah'a yemin ederim ki onu öldürdüm" dedim. Bana:
"Git ve onu
öldürdüğünden emin olt" buyurunca ben emin olmak için bir daha gittim. Ben
gidince Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) ashaba:
"Şayet kuş gibi koşarak
ve yüzü gülerek geliyorsa demek ki doğru söylüyor" buyurdu. Gittim ve
öldüğünden emin oldum. Dönüşte kuş gibi hafif bir şekilde koşarak ve gülerek
geldim, öldüğünü haber verdim. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Beraber gidelim de
bana yerini göster" buyurunca beraber gidip Ebu Cehl'i ona gösterdim.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Ebu Cehl'in başında durunca Allah'a
hamdetti ve: "Ebu Cehl bu ümmetin firavunu idi" buyurdu.
Tuhfe: 9489.
Daha kısa bir metinle
8617. hadiste gelecektir. Tahrici için söz konusu hadise bakınız.
أخبرنا أحمد
بن عبد الله
بن الحكم قال
ثنا محمد بن
جعفر قال ثنا
شعبة عن عطاء
بن السائب عن
أبي البختري
عن عبيدة عن
بن الزبير عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم أن رجلا
حلف بالله
الذي لا إله
إلا هو كاذبا
فغفر له قال
شعبة من قبل
التوحيد قال
أبو عبد الرحمن
خالفه سفيان
فقال عن عطاء
بن السائب عن
أبي يحيى وهو
الأعرج
[-: 5962 :-] İbnu'z-Zübeyr'in
bildirdiğine göre Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem): "Adamın biri yalan
yere kendisinden başka ilah olmayan Allah adına yemin edince günahları
bağışlandı" buyurdu.
Şu'be der ki:
Günahlarının bağışlanmış olması, Yüce Allah'ı birlediği (tevhid)
dolayısıyladır,
Tuhfe: 5274 .
Diğer tahric: Hadisi
Ahmed, Müsned (16101) rivayet etmiştir.
أخبرنا محمد
بن إسماعيل بن
سمرة كوفي عن
وكيع عن سفيان
عن عطاء بن
السائب عن أبي
يحيى عن بن
عباس قال جاء
رجلان
يختصمان إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم في شيء
فقال للمدعي
أقم البينة
فلم يقم وقال
للآخر احلف
فحلف الله
الذي لا إله
إلا هو فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم ادفع حقه
وستكفر عنك لا
إله إلا الله
ما صنعت قال أبو
عبد الرحمن
هذا الصواب
ولا أعلم أحدا
تابع شعبة على
قوله عن أبي
البختري عن
عبيدة عن بن
الزبير قال
أبو عبد
الرحمن تابعه
أبو الأحوص
على إسناده
وخالفه في
لفظه
[-: 5963 :-] ibn Abbas anlatıyor: iki
kişi bir konuda Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in huzurunda davalaştılar.
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) davacıya: "Haklı olduğuna dair kanıt
getir" buyurunca adam bir kanıt ortaya koyamadı. Diğer adama: "Sen
haklı olduğuna dair yemin et" buyuruncaı adam:
"Kendisinden başka
ilah olmayan Allah adına yemin ederim ki ... " diye yemin etti. Ardından
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) yemin eden adama: "Şuna hakkını ver!
(Yalan yere yemin ettin ancak) «La ilahe illaIlah» sözü bu yaptığlnın kefareti
olacaktır" buyurdu.
Nesai der ki: Doğru olan
rivayet budur. Hadisi Şu'be'nin bir önceki rivayetindeki senedle rivayet eden
başka birini bilmiyorum. Bir sonraki hadis te Ebu'l-Ahvas bunu aynı isnadla
fakat, farklı bir metinle rivayet edecektir.
Tuhfe: 5431.
Diğer tahric: Hadisi
Ebu Davud (3275, 3620) ve Ahmed, Müsned (2280) rivayet etmişlerdir.
أخبرنا هناد
بن السري عن
أبي الأحوص عن
عطاء عن أبي
يحيى عن بن
عباس قال جاء
خصمان إلى النبي
صلى الله عليه
وسلم فادعى
أحدهما على الآخر
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم للمدعي أقم
بينتك قال يا
رسول الله ليس
لي بينة فقال
للآخر احلف
بالله الذي لا
إله إلا هو ما
له عليك أو
عندك شيء
[-: 5964 :-] ibn Abbas anlatıyor: iki
kişi hasım olarak Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'in huzuruna geldiler ve
biri diğerinde bir hakkı olduğunu iddia etti. Nebi (sallallahu aleyhi ve
sellem) iddia sahibine:
"Bu konuda kanıtını
ortaya koy" buyurunca, adam: "Ya Resulallah! Kanıtım yok" dedi.
Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) diğer adama: "Kendisinden başka ilah
olmayan Allah adına bu adamın sende herhangi bir hakkı bulunmadığına dair yemin
et" buyurunca adam bu yönde yemin etti.
Tuhfe: 5431.
رد
اليمين وذكر
اختلاف ألفاظ
الناقلين
لخبر سهل فيه
47- Yeminin Kabul
Edilmemesi
أخبرنا عمرو
بن علي قال
ثنا بشر يعني
بن المفضل قال
ثنا يحيى بن
سعيد عن بشير
بن يسار عن
سهل بن أبي
حثمة ومحيصة
بن مسعود بن
زيد أنهما أتيا
خيبر وهي
يومئذ صلح
فتفرقا
لحوائجهم
فأتى محيصة
على عبد الله
بن سهل وهو
يتشحط في دمه
قتيلا فدفنه
ثم قدم المدينة
وانطلق عبد
الرحمن بن سهل
وحويصة
ومحيصة إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فذهب عبد
الرحمن يتكلم
وهو أحدث
القوم سنا
فقال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم الكبر
الكبر فسكت
فتكلما فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أتحلفون بخمسين
منكم
فتستحقون
صاحبكم أو
قاتلكم قالوا
يا رسول الله
كيف نحلف ولم
نشهد ولم نر قالوا
أتبريكم يهود
بخمسين قالوا
يا رسول الله
كيف نأخذ
أيمان قوم
كذاب فعقله
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من عنده
قال أبو عبد
الرحمن خالفه
سعيد بن عبيد
في معنى
الحديث
[-: 5965/1 :-] Sehl b. Ebi Hasme
anlatıyor: Abdullah b. Sehl ile Muhayyise b. Mes'ud b. Zeyd, Hayber'e gittiler.
O sıralar Hayber Yahudileri ile Müslümanlar arasında anlaşma vardı. Hayber'de
her biri kendi işini görmek için ayrıldılar. Muhayyise, Abdullah b. Sehl'in
yanına geldiği zaman öldürülmüş olduğunu ve kanlar içinde yattığını gördü. Onu
orada defnettikten sonra da Medine'ye geldi. Geldikten sonra Abdurrahman b.
Sehl, Huvayyisa ve Muhayyisa birlikte Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem)'in yanına geldiler. içlerinde en küçük olan Abdurrahman söze başlayınca
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Önce büyükler
konuşsun" buyurdu. Bunun üzerine Abdurrahman sustu ve diğer ikisi konuştu.
Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara: "İçinizden elli kişi
Yahudilerin onu öldürdüğüne dair yemin eder ve bu şekilde katil size teslim
edilir" buyurunca, onlar: "Ya Resulalıah! Olaya şahit olmadığımız ve
görmediğimiz halde nasıl böylesi bir yemini ederiz?" dediler. Allah Resulü
(sallallahu aleyhi ve sellem): "O zaman Yahudilerden elli kişi onu
öldürmediklerine dair yemin ederler ve bu suçlamadan kurtulurlar"
buyurunca bu sefer: "Ya Resulalıah! Kafir olan bir topluluğun edeceği bir yemine
nasıl güvenelim?" karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem) Abdullah'ın diyetini kendi yanından ödedi.
Nesai der ki: Ravi Said
b. Ubeyd hadisi mana olarak daha farklı bir şekilde rivayet etmiştir.
Tuhfe: 4644.
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (2702, 3173, 6143, 6898, 7192), el-Edebu'I-Miifred(359), Müslim 1669 (1,
2, 5, 6), Ebu Davud (1638, 4520, 4521, 4523), İbn Mace (2677), Tirmizi (1422),
Ahmed, Müsned (16091), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (4587, 4588, 4589, 4590) ve
İbn Hibban (6009) rivayet etmişlerdir.
[-: 5965/2 :-] Sehl b. Ebi Hasme ve
kabilesinin ileri gelenlerinden bazıları bildiriyor: Abdullah b. Sehl ile
Muhayyisa sıkıntılı oldukları bir zamanda erzak temin etmek için Hayber'e
gittiler. Bir ara Muhayyisa'ya Abdullah b. Sehl'in öldürüldüğü haberi verildi.
Bunun üzerine Muhayyisa, Yahudilerin yanına gidip:
"Onu siz
öldürdünüz!" dedi. Yahudiler ise: "Allah'a yemin olsun ki onu biz
öldürmedik!" karşılığını verdiler. Muhayyisa kabilesine dönüp olanları anlattı.
Daha sonra ise Muhayyisa, abisi Huvayyisa ve Abdurahman b. Sehl, Allah Resulü
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in yanına geldiler. Muhayyisa, Hayber'de kendisi
bulunduğu için olayı anlatmaya başlayınca, Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve
sellem) önce büyüklerin konuşması gerektiği anlamında ona: "Büyüklerine
saygılı ol!" buyurdu. Bunun üzerine önce Huvayyisa konuştu, ardında da
Muhayyisa diyeceklerini dedi. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem): 'Ya
ölen yakınınızın diyetin i öderler ya da bizimle savaşmak üzere hazırlanmaya
başlarlar" buyurdu ve bu konuda Hayber Yahudilerine bir mektup yazdı.
Hayber Yahudileri ise: "Allah'a yemin olsun ki onu biz öldürmedik!"
şeklinde bir cevap gönderdiler. Bu cevap üzerine Allah Resulü (sallallahu aleyhi
ve sellem), Huvayyisa ile Muhayyisa'ya: "O zaman yakınınızı onların
öldürdüğüne dair (elli) yemin edersiniz ve diyetini alırsınız" buyurunca,
onlar: "Hayır, yemin etmeyiz" dediler. Allah Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem): ''Peki, Yahudiler yakınınızı öldürmediklerine dair yemin
etsin" buyurunca, onlar: "Ama onlar müslüman değil ki"
karşılığını verdiler. Bunun üzerine Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)
Abdullah'ın diyetini bizzat kendi yanından ödedi. Diyet olarak onlara yüz deve
gönderdi ve develer evlerine kadar ulaştırıldı.
Sehl der ki: içlerinden kırmızı bir deve beni tepmişti.
Tuhfe: 4644.
Bu hadis asıl nushada
mevcut değildir.
أخبرني محمد
بن إسماعيل بن
إبراهيم قال
ثنا أبو نعيم
عن سعيد عن
بشير بن يسار
زعم أن رجلا
يقال له سهل
بن أبي حثمة
أخبره أن نفرا
من قومه
انطلقوا إلى
خيبر فتفرقوا
فيها فوجدوا
أحدهم قتيلا
فقالوا للذين
وجدوه عندهم قتلتم
صاحبنا قالوا
ما قتلنا ولا
علمنا فانطلقوا
إلى نبي الله
صلى الله عليه
وسلم فقال يا
نبي الله
انطلقنا إلى
خيبر فوجدنا
أحدنا قتيلا
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
الكبر الكبر
فقال لهم
تأتون
بالبينة على
من قتل قالوا
ما لنا بينة
قال فيحلفون
لكم قالوا لا
نرضى بأيمان
اليهود فكره
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم أن يبطل
دمه فواده
مائة من إبل الصدقة
[-: 5966 :-] Büşeyr b. Yesar
anlatıyor: Sehl b. Ebi Hasme adında birisinin bana bildirdiğine göre
kabilesinden birkaç kişi Hayber'e gittiler ve her biri kendi işini görmek üzere
ayrıldılar. Bir süre sonra içlerinden birinin öldürülmüş olduğunu gördüler.
Ölen kişiyi yanlarında gördükleri kişilere: "Yakınımızı siz öldürdünüz!"
dediklerinde suçlanan kişiler: "Onu biz öldürmedik ve kimin öldürdüğünü de
bilmiyoruz" karşılığını verdiler. Bunun üzerine yakınları öldürülen
kişiler Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)'e gelip: "Ya Resulallah!
Hayber'e gitmiştik ama orada arkadaşlarımızdan birinin öldürüldüğünü
gördük" dediler. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de:
"Büyükleriniz konuşsun!" buyurduktan sonra: "Onu kimin
öldürdüğüne dair kanıt getirirsiniz" dedi. Onlar: "Bu konuda bir
kanıtımız yok" karşılığını verdiler. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve
sellem): "O zaman onlar, arkadaşınızı öldürmediklerine dair yemin
ederler" buyurunca bu kez: "Yahudilerin edeceği yemini kabul
etmeyiz!" dediler. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ölen kişinin
kanının heder gitmesini istemediği için diyet olarak onlara zekat mallarından
olan yüz deve verdi.
Tuhfe: 4644.
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (2702, 3173, 6143, 6898, 7192), el-Edebu'I-Miifred(359), Müslim 1669 (1,
2, 5, 6), Ebu Davud (1638, 4520, 4521, 4523), İbn Mace (2677), Tirmizi (1422),
Ahmed, Müsned (16091), Tahavi, Şerh Müşkili'l-Asar (4587, 4588, 4589, 4590) ve
İbn Hibban (6009) rivayet etmişlerdir.